Love&Can Bag kadar “Bodrum” diyen başka bir aksesuar markası yok. Sahibi Nihan Gider markalaşma detayları hakkında çok fazla düşünmediğini, hepsinin hızlı ve doğal bir şekilde yerlerine oturduğunu söylese de el ve kol çantalarına yansıyan yaratıcılık çoğumuzun bu Ege kasabasına aşık olmasını sağlayan şey aslında.
Nihan Gider’in nostaljik bir filmdeki kadın kahramana benzediğini söylersek abartmış olmayız: Kendi hayatından memnuniyetle bahsederken, gözlerimizin önünde sırlarını paylaşıyor. Üç yaşından beri Bodrum’da yaşayan Gider, ailesinin ve yakın arkadaşlarının yaratıcı çalışmalarına sınırsız desteğinin yanı sıra bu sahil kasabasının resmedilmeye değer çevresinin en büyük ilham kaynağı olduğunu kabul ediyor.
Love&Can Bag çantalarının hikayesi örgüden başlıyor. Gider’in kayınvalidesi, tanıdıkları ve arkadaşlarının fark ettikleri ilk çantasını, gelininin takması için onun tarzını yansıtan bir çanta yapmış. Hayal kurmaktan ve çizmekten daha fazla keyif alan Gider yeminli tercümanlık işinden ayrılarak kendini çanta yapmaya adadı. İlk örgü işlerine farklı malzemeler (keten, deri ve hasır) eklemiş. Gider, The Guide Bodrum’a “Malzemelerin hepsi Türkiye’den ve bunu söylemekten gurur duyuyorum” diyor.
Love&Can Bag yalnızca çanta yolculuğu değil asıl kişi yolculuğu. Türkiye’de (Bu durumda özellikle Bodrum ve İstanbul’da) herhangi bir iş alanında uzmanlaşmış zanaatkar bulunabilir ve Gider bu yolculukta onu etkileyen inanılmaz sanatçılarla karşılaştığı için çok şanslı olduğunu söylüyor. Aslında ona ilham veren ve bir şeyler öğreten hikayelerle karşılaştığını söylüyor. “Eski İstanbul’u biliyorlar” diyor. “Kahve içerken ettiğimiz sohbetler oldukça benzersiz.”
Ustalar aynı zamanda tasarımları için doğru malzemeyi seçmesine de yardım eden kişiler fakat bu süreç her zaman kolay bir süreç değil, çünkü yaz çantaları için hasırı örenin, deri Bodrum sandaletini ve bunun gibi bir sürü işi farklı farklı insanların yapıyor olması, çok fazla sabır ve inat gerektiriyor. Gider, “Bazen yalnızca bir örnek yaptırabilmek için sabahın köründe kapılarına dayanıyordum” diyor fakat hemen bu kadar zorluğa rağmen tüm süreçten çok fazla keyif aldığını ekliyor.
Tamamı elle yapılması sebebi ile Love&Can Bag seri üretim değil. Hepsinin bir şekilde Bodrum Yarımadası ile alakası olan markanın renk skalası da tesadüfi değil: begonvil pembesi, turkuaz, Ege Denizi’nin çivit mavisi rengi, kum ve taş beji ve zeytin yeşili. Gider’in zamansız tasarımları isimlerini Daphne, Lykia, Osia, Helen ya da Bodrum Kalesi’nde hikayesine adanmış bir odası bulunan Karya gibi eski kadın kahramanlar gibi, günümüzde tarz ikonu olan Atlantik Records’ın sahibi Ahmet ile birlikte Bodrum’a gezmeye gelen Mica Ertegün’den de alıyor. “Onunla tanışma fırsatım olmamış olsa da imajının bir sürü insanı etkilediğini düşünüyorum” diyor.
Bodrum hakkında konuşurken çocukluk hatıraları aklına gelen Gider, çocukken arkadaşları ile kalenin içinde oynadıkları ve kordonun taşlı kıyısından denize girdikleri anılarını anlatıyor. Markasının kimliğinin önemli bir parçasını oluşturan geçmişe olan minnettarlığını, nostaljik bir şekilde “o zamanın en büyük lüksüydü ve ben hala o zamanları özlüyorum” diyor. “Eski şeyleri daha anlamlı buluyorum. Hemen modası geçen şeyleri sevmiyorum” diyor ve son ürününden yola çıkarak dediğinde ciddi olduğu anlaşılıyor. En eski tasarımları beş yaşından fazla olmamasına rağmen, yerlerini klasikler arasında aldılar.
Nereden alınır?
Tasarımların daha geniş seleksiyonu Maçakızı Boutique ve Bookshop Bodrum’da bulunabilir. mdsstripes.com ve Moda Operandi adresinden tasarımcının MDS çizgili (İmzalı Çanta) çantasını bulabilirsiniz.
